Dijital Ekonominin Tanımı ve Kapsamı

Yirminci yüzyılın sonu, hızlı ve radikal değişimlerin yaşandığı bir dönem olarak hatırlanmalıdır. Ekonomik politikalardan kültürel ve toplumsal hayata kadar birçok farklı gelişmeye tanık olunmuştur. Bu dönemde bir yandan Doğu Bloku’nun yıkılmasıyla liberal politikalar ile serbest piyasa ekonomisine geçiş sağlanırken diğer yandan küreselleşme süreci yeni bir gündem yaratmıştır. Öyle ki, bilgisayar ve iletişim teknolojilerindeki ilerlemeler küreselleşmeyi hızlandıran önemli bir itici güç olmuştur.

Teknolojide yaşanan gelişmeler, online bankacılık ve tele alışveriş gibi yenilikleri beraberinde getirirken dünya da internet, e-ticaret ve e-devlet gibi uygulamalarla dijital bir platformun içine hızla dahil olmuştur. Dijital dünyanın öncüsü olan bilgi teknolojileri sayesinde yayılan iletişim ağlarının küresel ölçekte gelişmesiyle “bilgi ekonomisi” olarak nitelendirilen yeni ekonomi, bir diğer adıyla “dijital ekonomi” kavramı ortaya çıkmıştır.

Dijital ekonomi sürecinde her türlü yazı, ses, görüntü ve bilgi, bilgisayar ağları aracılığıyla son derece hızlı ve düşük maliyetle aktarılabilmekte, insanlar yalnızca bir tıklamayla kıtalar arası bilgi paylaşımı yapabilmekte ve operasyonel işlemlerini gerçekleştirebilmektedir.

Dijital Ekonominin Temel Unsurları

Dijital ekonomide bugün yapılan her türlü tanım ve sınıflandırma, yarın geçerliliğini yitirme riski taşımaktadır. Dijital ekonomi sürekli evrilen, kapsamı değişen ve sınırları genişleyen bir organizma gibi düşünülebilir. Yine de internet erişiminin yaygınlaşması ve sanal alışveriş olanaklarının artışı ile başlayan bu dönüşümde, e-ticaret ve dijital alışveriş platformları ön plana çıkmıştır.

Banka şubelerine gitme ihtiyacını ortadan kaldıran online bankacılık çözümleriyle başlayan dönüşüm, finansal teknolojiler (FinTech) ile daha da ileri taşınmıştır. Büyük veri (Big Data) keşfi, ilgili analizlerin ve bu bağlamdaki araçların çeşitlenmesi, fiziksel sunucularla yönetilemeyen devasa boyuttaki verinin bulut bilişim ve dijital altyapılara taşınmasını zorunlu kılmıştır. Veri işleme hızının ve kapasitesinin artmasıyla yeni karar alıcı konumuna yükselen yapay zeka ile ekonominin kurallarını yeniden yazmaya aday blockchain ve kripto paralar, dijital ekonominin başrollerini üstlenmektedir.

Dijital Ekonominin Küresel Etkileri

Dijital ekonominin en belirgin özelliklerinden biri, dijital ürünler ve teknolojilere dayalı mal ve hizmetlerin küresel alanda sınır tanımaksızın ticarete konu olmasıdır. Bu durum, ticaretin küresel boyutta yayılmasını sağlamış ve ödeme, üretim, pazarlama gibi sektörlerde köklü değişimlere yol açmıştır.

OECD tarafından sunulan Final/Sonuç Raporu’nda dijital ekonomiyi karakterize eden temel özellikler; pazar alanına giriş engellerinin azaltılması, hızlı bir şekilde gelişen teknolojinin sebep olduğu değişkenlik, kullanıcı katılımı, verilere güven, hareketlilik, pazarın iki tarafının da farklı vergilendirme bölgelerinde olabileceği çok taraflı iş modellerinin kullanılması, büyük ölçüde ağ etkilerine dayanan belirli iş modellerinde tekel veya oligopole eğilim, entegrasyon ve sinerji ile anlaşılan ağ etkileri olarak sıralanmaktadır.

Dijital Ekonomide Regülasyon, Güvenlik ve Riskler

Dijital ekonomi o kadar hızlı büyümüştür ki, artık onsuz bir hayat düşünmek neredeyse imkansızdır. Oxford Economics’in araştırmasına göre, son on beş yılda dijital ekonomi, klasik ekonomiye kıyasla iki buçuk kat daha fazla büyümüştür. Geleceğe yönelik tahminler, bu büyümenin artarak devam edeceğini göstermekte ve dijital dönüşümün durdurulamaz bir ivmeyle süreceğine işaret etmektedir.

Dijital ekonomi, geleneksel ekonomilerin aksine daha şekilsiz bir yapı sergilemekte, küresel erişim, oligopolistik yapılar, soyut ekonomik değerler ve bilgiye olan bağımlılık gibi farklı özellikler barındırmaktadır.

Covid-19 pandemisi, dijital ekonominin büyümesini hızlandırmış ve yeni bir ekonomik ve sosyolojik çerçeve oluşturmuştur. Küreselleşme ve teknolojik gelişmeler bu sürecin itici gücü olmuştur.

Global finans krizleri, kripto varlık ekosisteminin gelişimini tetiklemiş; Covid-19 süreci ise arz ve talep dinamiklerindeki değişimi hızlandırmıştır. Merkeziyetsiz finans (DeFi) ile merkezi finans (CeFi) arasındaki rekabet giderek artarken, blokzincir teknolojisi geleneksel süreçleri dönüştürmektedir. Ancak kripto varlık ekosistemine yönelik krizler, hem kendi ekosistemlerinin geleceği için risk unsuru oluşturmakta hem de reel ekonomiye yayılma tehlikesi barındırmaktadır. Merkez bankaları birçok nedenle geleceğin parasal sistemi konusundaki çalışmalarına hız vermiş ve pek çok merkez bankası dijital para konusundaki çalışmalara öncelik vermiştir.

Dijital ekonomide yaşanan gelişmeler geleneksel iktisadi yapıya yeni bakış açıları kazandırırken ülkelerin vergi mevzuatlarında çeşitli sorunlara da neden olmaktadır. Dijital ekonominin getirdiği dönüşüm, mevcut vergisel uyum mekanizmalarının yetersiz kalmasına yol açmış ve dünya genelinde yeni düzenlemelerin gerekliliğini ortaya koymuştur.

Dijital Ekonomide Kurum ve Şirketlerin Geleceği

Dijital ekonomide ana üretim faktörü bilgiye dayalıdır. Bu durum, işletmeleri çalışanlarının düşüncelerini sürekli güncellemeye, bilgi emekçilerini ise yeteneklerini koruyup geliştirmeye teşvik etmektedir.

Analog ya da fiziksel ortamda bulunan bilginin sınırlı hareket kabiliyetine sahip olduğu eski ekonomi modeline kıyasla, yeni dijital ekonomi modelinde dijital cihazlar aracılığıyla elde edilen veriler küresel ölçekte hızla paylaşılabilmektedir. Dolayısıyla digitalization (dijitalleşme) önemli bir gelişim alanıdır.

Dijital ekonomide fiziksel ve somut varlıklar sanal dünyaya aktarılabilmekte, bu durum kurumların yapısını, sosyal ilişkileri ve ekonomik faaliyetlerin niteliğini değiştirmektedir. Bu bağlamda, kişisel verilerin korunması, siber güvenlik önlemleri, veri odaklı karar alma mekanizmaları, dijital pazarlama ve yapay zeka destekli iş çözümleri ön plana çıkmaktadır.

Bunun yanı sıra, Web 3.0, dijital dünyalar ve 5G gibi yenilikçi teknolojik gelişmelere de dikkat çekmek gerekmektedir. İnovasyonu artırmak ve küresel çevre sorunlarına yönelik çözümler geliştirmek için bireylerin bilgi teknolojilerini etkin ve proaktif bir şekilde kullanmaları büyük önem taşımaktadır.

Dijitalleşmenin avantajlarından tam anlamıyla faydalanabilmek, çeviklik ve yeterli büyüklükte bir insan sermayesinin varlığına bağlıdır. Bununla birlikte, dijital ekonomiye geçiş sürecinde verimlilik, işgücü piyasaları, enflasyon ve para politikası üzerindeki potansiyel sonuçların dikkate alınması zorunludur. Sonuç olarak, dijital ekonominin güçlü ve sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlamak için hükümetlerin uzun vadeli stratejilere odaklanması kritik bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır.

Bir yanıt yazın